1 Ocak 2012 Pazar

URFA'YA DOĞRU: Otostopla Güney Doğu turu

            Urfa'ya doğru amma önce gelin Halfeti'yi gezelim...
            Evet arkadaşlar önceki yazımda belirttiğim gibi bir kız ve erkekle tanışmıştık. Onlar bize yani gezi arkadaşım Recep ve bana neler yaptıklarını anlattılar. Dediler ki biz bugün Urfa'ya gittik. E kıskandık haliyle ne güzel dedik. O an birbirimize bakıp buraya kadar geldik neden bizde gitmiyoruz. Her zaman buralara gelemeyiz bakışı attık birbirimize. Çadıra gittik eşyaları hazırladık ertesi gün Eskişehir'e dönecek   gibi hazırlık yaptık ama hep aklımızın bir kıyısında Urfa vardı.
            Festival planının son gününde turistik gezi olarak Halfeti gezisi vardı. Halfeti Urfa ile Antep arasında sınır olarak bulunan bir yapay baraj gölüdür. 2000 yılında yapılan baraj su tutar ve 120 haneli Halfeti'de 80 hane sular altında kalır. Sabah erkenden kalktık hazırlandık 2 araç dolusu hayat dolu gençlikle Halfeti'ye doğru yol aldık.
           Yol uzun hava sıcak araba boğucu idi herkes terlemiş koltuklar yapış yapıştı. Eğlenceli başlayan yolculuk vakit ilerledikçe çileye dönmeye başlamış ve off puff sesleri artmıştı. Ama herkesin dilinde off puff olsada içinde Halfeti heyecanı vardı. Uzun ve yer yer tozlu topraklı yerlerden geçtik.
          Halfeti gezilip görülesi yer, orda su başka temiz ve saf, sular altında kalmış saklı hayatlar, tarihe karışmış aşklar, boğulmuş sevdalar,
diplere terk edilmiş dilek ağaçları var. Suya baktığında sana şiir okuyor, masal anlatıyor, yaşanmışlıklar var bende, ben gözler önündeyim fakat  gizli saklı hazineyim diyor gözlerinin taa gözlerinin içine bakarak. Halfeti sen el altındasın ama sana dokunamıyor insanlar, bakıyorlar ama göremiyorlar sende ki gizemi sen sevdasın sevdalar sana aşık, sen aşksın amma seni bilmez maşuk.
          Bu duygusal halden çıkayım da anlatayım geziyi :)  az gittik uz gittik dere tepe düz gittik ve Halfeti'ye geldik. Kirli paslı ter kokulu otobüsten indikten sonra eşsiz manzara ile karşılasınca yapılan pis, kokulu, sıcak ve terli yolculuk unutuluyor. insanın kendine serin sulara atası geliyordu.
          Hemen işletmenin birisi ile anlaşıldı tekne turu yapılacak adam başı 3 4 tl verilecek. Çok ucuzdu bence. İki tane tekne tutuldu. Kendimizi saklı hayatların üstüne serilmiş masun gelinlik gibi duran saf sulara bıraktık ve çalıştı motor ilerledik ilerledikçe mutluluk artıyor eşsiz manzaraya hayranlıkla bakıyorduk. Ayakkabılarımız çıkartıp serin sulara soktuk yola öyle devam ediyorduk. Yol arkadaşım Recep kol saatini suya düşürdü üzüldü ama sonra buda benden sana hatıra olsun dedi :) tekneyi süren abi sağ olsun muhabbeti bol adamdı bir ara dümeni ben devraldım tekneyi sürdüm.
         Kıyıda işletmeler vardı. buram buram kokular geliyordu. Karnımız açtı kokuları aldıkça açlık daha da artıyordu, bir şeyler atıştıralım dedik. yanaştık bir işletmenin iskelesine pazarlığımızı yaptık ve herkes masalara yerleşti. Menü geldi Urfa kebap mı Antep mutfağında mı yesek diye düşünüyorduk ama buradan sonra ki durağımız Urfa olacaktı ondan ön hazırlık olsun dedik göl üzerine asma şekilde inşa edilmiş lokantada Urfa kebabımızı afiyetle yedik. vallahi gene olsa gene yerim :)



         bol bol foto çektik, gezdik dolaştık ve bu gezinin de sonu gelmişti. Bizde Urfa'ya doğru gitme kararı almıştık. Ve hedefimiz otogardı. evet hala otostop gezisi başlamamıştı :) otogara akşam üzeri vardık. otogarda bir çaycı vardı hayatımızda böylesini ilk kez görmüştük. Çaycı yanaşıyor ve hiç bi şey demeden bardağı veriyor sende refleks olarak tutuyorsun. almazsan al benden diyor sonra 1 tl ver diyo abi sen ısmarladın diyoruz yaa olur mu öyle şey bizde çalışanız diye senden zorla parayı alıyordu :) Otobüs bilet baktık her yerde  15-18 arası fiyat verdiler uzun pazarlık sonucunda 2 bileti 25 e ayarladım ve Urfa'ya doğru yola çıkmak için otobüsü beklemeye koyulduk...
        Hareket saati geldi arabaya bindik koltuğumuza geçtik yerime oturdum bir baktım aman Allah'ım bir laptop var koltuğumun yanında. Ama bana ters sahibini bulmam gerekli dedim. Sağa sola baktım ama bir şeyini kaybetmiş yüzünde ne kadar salağım koca şeye sahip çıkamadım ifadesini yansıtan  birisi yoktu. bunun üzerine bilgisayarı elime aldım tam kapıya doğru giderken arka kapıdan girip benim koltuğuma yönelen birini gördüm ve bu kesin bilgisayarın sahibi dedim. Adam beni gördü elimde laptop kapıya yönelmişim  o an yüzünde laptopumu çalıyor ifadesi vardı. Adama gittim durumu anlattım ama biliyorum ki inanmamıştı ve adamın gözünde hırsızdım ben artık :)
         Uyuduk uyandık hop bir baktık Şanlı Urfa'dayız. İşte Urfa :)
          Epi topu 2.5 saat yol zati. O ara bir arkadaşımızla konuşmuş kalacak yer ayarlamıştık. Bir yurt ayarlamıştık minibüse bindik tesadüf bu ya aynı kişi yani laptopun sahibi de aynı minibüste. Tanıştık kendileri şu an ismini hatırlamadığım bir üniversite de öğretim görevlisiymiş. Urfa'ya bir konferansa gelmiş. Gezmeye geldiğimizi ve öğrenci olduğumuz söyleyince. Öğrencidir açtır ve parası yoktur felsefesinin bilinci ile bize para vermeye çalıştı lazım olur size dedi fakat kabul etmedik :)

         Yurdu sora sora bulduk,  kendimizi tanıttık, bizi bekliyorlarmış zati. Odamızı gösterdiler yemek ikram ettiler, duşumuzu aldık ve  4 gün aradan sonra çadırda değilde sıcak bir yatakta idik artık. Deliksiz bir uyku çektik. Yeni güne hazırdık artık...
           Biz ne zaman otostopa başlayacağız bende merak ettim :) Bekleyin bir daha ki yazımda otostopun ilk adımını atıyor olacağız :)



             Çok gezen mi çok okuyan mı? Hem çok  gezip hem de çok okuyan.

   

4 yorum:

Adsız dedi ki...

ramazancım senı gercekten tebrık ederım benım dogup buyudugum yerelrı benden dah ıı bılıyor ve analız edıyorsun. dıger gezı anılarını sabırsızlıkla beklıyorum .osman

rc.gezgin dedi ki...

teşekkürler osman efendi elimizden geldiği kadar gezmeye gezdiğimiz yerleri de siz değerli okurlara aktarmaya çalışıyorum devamı gelecek.

sinem demirci dedi ki...

kıskanarak okuyorum ayrıca merakla bekliyorum :P

rc.gezgin dedi ki...

:)) merakın giderilmeye çalışılacaktır.