4 Mart 2012 Pazar

MİDYAT-HASANKEYF-BATMAN:Otostopla Güney Doğu Turu

          Mardin gezisini bitirmiş yeni yolculuğumuz için harekete geçmiştik. Güzergah belli idi bugün yol uzun ve eğlenceli olacaktı. Hedefte Midyat Hasankeyf ve akşam üzeride konaklamak için Batman  vardı.
         Otostop çekmek için çevre yoluna çıktık. Otostop çekmede altın kural şehrin dışına çevre yoluna çıkmalısın. Şehir içinde sizi kimse arabasına almaz gitsin minibüse binsin der. Ama şehir dışında iseniz o zaman yolda kaldığınız anlaşılır ve alırlar araçlarına. Bu hap bilgiyi verdikten sonra geziye başlayalım :)
         Çevre yoluna çıktık ve otostop çekmek için beklemeye başladık. Herkes soruyor otostop çekerken çok bekliyor musunuz? Alıyorlar mı hemen gibi sorularla karşılaştım. Hepsine verdiğim cevap:"Otobüs bekliyor olsanız daha çok beklerdiniz."
          Yola devam ama tabi böyle resimde göründüğü gibi değil otostopla :)
          Ve bir araba durdu.
_Şoför: Nereye gençler?

19 Şubat 2012 Pazar

MARDİN:Otostopla Güney Doğu Turu

             Sevgili okurlarım hepinizden özür diliyorum blog yazıma biraz ara verdim elde olmayan sebeblerden dolayı. Şimdi gezi yazımıza kaldığımız yerden devam edelim aynı heyecan ve şevkle.
            Önceki yazımda Urfa gezimizi anlatmış orada edinmiş olduğum deneyimleri sizinle paylaşmıştım.
            Şimdi yeni rotamız Mardin. Artık çılgın yolculuğun otostop turumuzun en keskin
belirgin adımını atıyoruz.
           Sabah erkenden kalktık kahvaltımızı yaptık ve

1 Ocak 2012 Pazar

URFA'YA DOĞRU: Otostopla Güney Doğu turu

            Urfa'ya doğru amma önce gelin Halfeti'yi gezelim...
            Evet arkadaşlar önceki yazımda belirttiğim gibi bir kız ve erkekle tanışmıştık. Onlar bize yani gezi arkadaşım Recep ve bana neler yaptıklarını anlattılar. Dediler ki biz bugün Urfa'ya gittik. E kıskandık haliyle ne güzel dedik. O an birbirimize bakıp buraya kadar geldik neden bizde gitmiyoruz. Her zaman buralara gelemeyiz bakışı attık birbirimize. Çadıra gittik eşyaları hazırladık ertesi gün Eskişehir'e dönecek   gibi hazırlık yaptık ama hep aklımızın bir kıyısında Urfa vardı.
            Festival planının son gününde turistik gezi olarak Halfeti gezisi vardı. Halfeti Urfa ile Antep arasında sınır olarak bulunan bir yapay baraj gölüdür. 2000 yılında yapılan baraj su tutar ve 120 haneli Halfeti'de 80 hane sular altında kalır. Sabah erkenden kalktık hazırlandık 2 araç dolusu hayat dolu gençlikle Halfeti'ye doğru yol aldık.
           Yol uzun hava sıcak araba boğucu idi herkes terlemiş koltuklar yapış yapıştı. Eğlenceli başlayan yolculuk vakit ilerledikçe çileye dönmeye başlamış ve off puff sesleri artmıştı. Ama herkesin dilinde off puff olsada içinde Halfeti heyecanı vardı. Uzun ve yer yer tozlu topraklı yerlerden geçtik.
          Halfeti gezilip görülesi yer, orda su başka temiz ve saf, sular altında kalmış saklı hayatlar, tarihe karışmış aşklar, boğulmuş sevdalar,

28 Aralık 2011 Çarşamba

Otostopla Güney Doğu turu : GAZİANTEP

        Evet bu yazımda otostopla Güney Doğu turuna çıkmıştım bunu aktaracağım. Fakat tur uzun anı çok olduğu için tek seferde yazmayacağım. Yazı dizisi şeklinde anlatacağım.
        Her şey geçen yıl mayıs ayında internette sörf yaparken karşıma çıkan gapgenç isimli videoyu görmemle başladı...
       Öğrendik ki 6-9 mayıs arası Antep'te festival varmış. Her şey de karşılanıyor. Yol, konaklama, yeme içme her şey karşılanıyor sadece dönüş bize aitmiş. Durur muyuz? Ev arkadaşımla birlikte başvurduk. Kategorileri vardı başvuruların: gönüllü katılımcı sadece katılımcı gibi. Bizde gönüllü katılımcıya başvurduk. Ve sonuç açıklandı bizi de seçmişler...
       5 Mayıs gecesi yola çıkılacaktı. Bir sırt çantası bir de el çantası aldım yanıma ve yola çıktık. He festivale gidecekler için özel tren ayarlanmış Haydarpaşa'dan yola çıkıyor ve festivale gidecek olanları toplaya toplaya ilerleyecekti. Vee tren Eskişehir Enveriye garına geldi.
       Trene bindik yerimize oturduk. Festival trende başladı, sazlar darbukalar gitarlar, çalıp söyleniyor treni raydan çıkartacaklar adeta herkes oynuyordu. :) yol toplamda 22 saat sürdü dile kolay

26 Aralık 2011 Pazartesi

İlk gezi yazım eskişehir'de bisikletle.

         Geçtiğimiz 27 ekim cumartesi günü yani kurban bayramının 3. günü ne denk geliyor. Dört arkadaşımla sabah kalkmış ne yapalım diye birbirimize soruyoruz. Tabi o gün iki misafirimiz var biri benim dayım ( dayım ama aynı yaştayız kanka muhabbeti var aramızda) diğeri ise ev arkadaşımın çocukluk arkadaşı. Hava da soğuk. İnternette Eskişehir'de nerelere gideliriz diye ufak bir araştırma yaptık
       Ve Avlakkaya-Bozdağ Köyü-Muttalıp Yürüyüş Parkuru varmış mihalgazi tarafında dedik hadi oraya gidelim bi mangal yapıp dönelim. ve saat 11 gibi evden çıktık 4 tane bisiklet kiralayacağız diye ama çok zor bulduk bisikletleri. Önceki yıllar 4 5 tane dükkan bisiklet kiralama işi yapıyordu ama kendini bilmezler bisiklet çalınca artık kiralama işini bırakmışlar. Neyse ki bir yerde 4 bisiklet bulduk uzun arama sonucunda.
        Yanımıza balıklarımızı ve tavukları aldıktan sonra yola koyulduk. Çarşı içinde onca fırının önünden geçtik fakat yük olmasın diye ekmek almadık köyün birinden alırız dedik. İşte bu yanlış tercihti :)
Bayram olduğu için fırınlar kapalı, açık olanda ise ekmek kalmamıştı. Sora sora mihalgazi yolunu bulduk yolda amcalar uyardı bak orda büyük dağ var Emirdağı orayı bisikletle çıkamazsınız dediler. Bizde çıkarız amca sen rahat ol diye girdik yola dağı görünce kala kaldık ee onca yol geldik geri dönmekte olmaz dedik. Vurduk kendimizi dağa.
        Daha 300 metre ilerlemeden ecel terleri akmaya başladı soğuk soğuk. Artık söylenmeye başladı herkes şuraya kadar gidelim orda mangal yapıp döneriz. Derken arkadan bir kamyonun geldiğini görünce hepimiz önüne atladık bizi de al diye kamyonun durdurduk. Sağ olsun  bizi kamyona aldı hepimiz bisikletleri dampere yükledik ve kamyonun üstüne çıktık. Artık yol kolaydı tepeyi aşınca bilmem kaç kilometre boyuncu yokuş aşağı idi yolumuz. Tepeyi aştıktan sonra indik kamyondan arkadan el sallayıp duamızı ettik. Ve Hekimdağ köyünün Van'lı bakkalcısından 2 tane 3 gün önceden kalmış ekmeğini aldık ve orman yoluna doğru ilerledik. Bu arada ufak bi kaza atlattık arkadaş düştü ve kolunda bacağında sıyrıklar oldu. Yanımızda yara bandı yoktu ve bu bize ders oldu bi daha  yara bandsız yola çıkmam.
           Biz daha mangal yeri bulmadan hava kararmaya başladı. Daha fazla ilerlemeden bir yer bulma telaşı ile bir düzlüğe geçtik  ve hızlıca ateş yaktık, mangalı hızlı bir şekilde pişirdik, çiğ pişmiş demeden yedik ve hemen geri yola koyulduk. Hava kararmıştı ve yanımızda aydınlatma aleti yoktu  neyse ki ay o gece  merhametli idi bize gülümsüyordu adete ışığını bizden esirgemedi.
           Yarı yolda köy kahvehanesine girdik ve orda sıcak çay içtik çay 25 kuruş ve çok lezzetli idi. Rampalar da yürüyerek, düzlüğe gelince bisiklet üstünde gece karanlığında her yer ağaçla kaplı yolda ve köpek havlamaları eşliğinde yaklaşık 4 5 saat sonra eve ulaşabildik.
           Hedefimiz parkura gitmekti ama saatin çok geç olması ve misafirlerimizin gece geri dönmeleri gerektiği için yarı yoldan geri döndük yoksa köyde bir eve misafir olmayı planlıyoruk.
          Gezi ye çıkarken kesinlikle çantada bulunması gerekenler.
 1. yara bandı 
 2. çakı  
 3. sargı bezi 
                Birde eksiklerin, ihtiyaçların ilk görülen yerde alınması gerektiğine bu gezi de karar verdim.      
 3 gün önceden kalma ekmeği yeyince akıl başa geliyor. 


      Çok gezen mi çok okuyan mı? Hem çok  gezip hem de çok okuyan.

BAŞLIYORUM. Başlamak bitirmenin yarısıdır.

   Evet bende artık başlıyorum...
           Bende öğrenciyim ama gezemiyorum yada işlerim çok yoğun olduğu için bir yere gidemiyorum diyenlere ve bende gezmek istiyorum diyenler için gezi anılarımı ve gözlemlerimi paylaşıyorum.